AİLE KONUTU NEDİR?

Türk Medeni Kanunu’nun “Aile Konutu” başlıklı 194. maddesinde aile konutuna ilişkin açık bir tanım yapılmamışsa da maddenin gerekçesinde “Aile konutu eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına göre buna yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı anılarla dolu bir alandır.” denilerek tanımlanmıştır.[1]

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 11.06.2002 tarih ve 2002/7 sayılı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu konulu Genelgesi’nin 1. maddesinin 3. bendinde ise “Eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği ve düzenli yerleşim amacıyla kullandıkları mekan” olarak tanımlanan Aile Konutu kavramı ile ilgili, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ve doktrin ile Kanun’daki tanım eksikliği giderilmiştir.[2]

Nitekim aile konutu; bireyin, beslenme ve barınma ihtiyaçlarının yanı sıra duygusal olarak da aidiyet hissettiği ilk sosyal çevresi olan “aile” yapısının konfor alanıdır. Yalnızca bu itibarla dahi hukuki boyutta koruma altına alınması gereken bu alanla alakalı tasarrufların, eşlerin özgür iradesine bırakılmaması aileyi oluşturan herkesin menfaatine bir durumdur.

AİLE KONUTU ŞERHİ NEDİR?

Eşlerin aile konutu olarak kullandıkları taşınmazın tapu kütüğüne şerh düşülmesi ile gerçekleştirilen bu işlem ile, eşlerden birinin açık izni olmaksızın diğer eşin taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunmasını engellenmektedir.

Her ne kadar TMK m.193 ile kural olarak, eşlerden birinin diğeri ile ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlem yapabileceği hüküm altına alınmışsa da bu hükme istisna olarak TMK m.194’te yer alan aile konutu müessesesi getirilmiştir.[3] Buna göre; malik olmayan eş, malik olan eşin rızası gerekmeksizin, tek başına, tapu kütüğü aile konutu şerhi koydurabilmektedir. Aile konutu şerhi konulabilmesi için, talepte bulunan eş ile malik olan eşin resmi nikahlı olması şarttır. Bu nedenle nişanlı çiftlerin yahut imam nikahlı eşlerin aile konutu şerhi konulmasını talep etme hakları bulunmamaktadır.

Öte yandan TMK m.194’teki emredici hüküm sayesinde şerh konulmasa da eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdikleri konut “aile konutu” vasfı taşıdığından eşlerin bu konut üzerindeki fiil ehliyetlerine sınırlama getirilmiştir. Dolayısıyla aile konutu şerhi “kurucu” değil, “açıklayıcı” niteliktedir.[4]

HANGİ DURUMLARDA DAVA AÇILIR?

Kural olarak, TMK m.1023 ve “tapu kaydına güven ilkesi” gereği, tapuda gerçekleşen devir işlemlerinde iyiniyetli üçüncü kişinin kazanımı korunmakta ise de; TMK m.194 ile hukuki koruma altına alınan aile konutunun devri konusunda, tapuda şerh bulunmasa dahi, malik olmayan eşin açık rızası yoksa iyiniyetli üçüncü kişinin kazanımı korunmamaktadır. Malik olmayan eşin rızası olmaksızın aile konutunun devredilmesi halinde, söz konusu satış ve devir işlemleri geçersizdir.[5] Ancak, söz konusu konutun iyiniyetli üçüncü kişi tarafından bir başkasına devredilmiş olması halinde “tapu kaydına güven ilkesi” gereği satış ve devir işlemleri geçerli olacaktır. Bu nedenle malik olmayan eş tarafından tapu kaydına aile konutu şerhi konulması oldukça önem arz etmektedir.

Dolayısıyla tapuda aile konutu şerhi bulunmayan aile konutunun, malik olan eş tarafından, diğer eşin rızası olmaksızın üçüncü kişiye satış ve devri halinde taşınmaz hakkında “Aile Konutu Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası” açılabilecektir.

Mahkemece yapılan inceleme neticesinde; dava konusu taşınmazın aile konutu olduğuna ve malik olmayan eşin açık rızasının bulunmadığına kanaat ettiği takdirde davanın kabulü ile üçüncü kişinin tapu kaydının iptaline ve eski malik olan eşe tesciline karar verecektir. Yargılama süresince mahkemece lüzum görüldüğü takdirde bilirkişi ve keşif delillerine başvurulabileceği gibi, taşınmazın aile konutu olup olmadığı hususu taraflarca tanık ile de ispat olunabilir.

KİMLER DAVA AÇABİLİR?

Aile konutu nedeniyle tapu iptal ve tescil davası, açık rızası olmaksızın konutun satış ve devri nedeniyle mağdur olan eş tarafından, aile konutu devreden eşe ve tapuda malik olarak görünen kişi/kişilere karşı açılacaktır.[6] Davanın harca esas değeri ise, üçüncü kişiye devredilen konutun satış bedeli üzerinden olacaktır.

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Aile konutu nedeniyle tapu iptal ve tescil davası, taşınmazın bulunduğu yer Aile Mahkemesidir. Şayet taşınmazın bulunduğu yerde aile mahkemesi yok ise dava, aile mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesinde görülecektir.

ZAMANAŞIMI

Tapu iptal tescil davaları mülkiyet hakkına ilişkin olduğundan, kural olarak, herhangi bir zamanaşımı süresine tabi bulunmasa da, TMK ile iyiniyetli kişilerin haklarının korunması bakımından olağan zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Bu nedenle aile konutunu satın alan iyiniyetli üçüncü kişiler, davasız-aralıksız 10 yıl süre ile taşınmaza malik oldukları takdirde,  aile konutu rızası olmaksızın satılan eş tarafından kendilerine karşı tapu iptal ve tescil davası açılamayacaktır. Dolayısıyla, rızası dışında aile konutu satılan eş tarafından “aile konutuna dayalı tapu iptal ve tescil davası” açma süresi 10 yıldır.

Aygüneş Hukuk Bürosu olarak Kuşadası’nda başarılı bir kadroyla hizmet vermekte olup, Aile Konutu Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası sorunlarınızı dava yoluyla çözüme kavuşturmanız aşamalarında hukuki destek sağlamaktayız.


[1] YARGITAY 2.H.D. 2021/1737 E., 2021/5563 K., 01.07.2021

[2] Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün 11.06.2002 tarih ve 2002/7 Sayılı "4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu" Konulu Genelge m.1/3 “Eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği ve düzenli yerleşim amacıyla kullandıkları mekan”

[3] YARGITAY HGK 2014/788 E., 2015/2321 K., 21.10.2015

[4] YARGITAY 2. H.D. 2015/18639 E., 2016/1447 K., 01.02.2016

[5] YARGITAY HGK 2017/2906 E., 2017/1723 K., 13.12.2017

[6] YARGITAY 2. H.D. 2016/4189 E., 2017/2780 K., 14.03.2017