Adalet sisteminde cezai yaptırımların amaçları arasında sosyal kontrolü sağlamak, suç teşkil eden eylemin tekrarlanmasını engellemek, toplumun diğer kesimi bakımından caydırıcılık oluşturmak ve suç oranını azaltmak sayılabilir. Bu nedenle yürürlükteki ceza mevzuatı suç tiplerini tanımlayarak her suç tipi için öngörülen yaptırımı ve yaptırımın nasıl uygulanacağını belirleyecek şekilde hazırlanmıştır. Emir ve yaptırım olarak hazırlanan ceza normları bakımından, kanunda açıkça suç olarak sayılmamış bir fiil cezalandırılamaz. Nitekim Ceza Hukukunda kıyas yasağı söz konusudur.
Ceza yargılamasında konusu suç teşkil eden filler bakımından çeşitli mahkemeler görevli kılınmıştır. Bunlar arasında; Ağır Ceza Mahkemeleri, Asliye Ceza Mahkemeleri, Çocuk Mahkemeleri, Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri, Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemeleri, İcra Ceza Mahkemeleri, Sulh Ceza Hâkimlikleri sayılabilir. Kısaca ceza mahkemelerini açıklamak gerekirse;
Asliye Ceza Mahkemeleri
Ceza yargılamasında ilk derece mahkemeler arasında yer alan asliye ceza mahkemelerinde yargılama tek hakim ile yapılmakla birlikte duruşmalarda bir zabıt katibi ve bir cumhuriyet savcısının bulunması zorunludur. Kanunda asliye ceza mahkemelerinin, sulh ceza ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlerde görevli olduğu belirtilmiştir. Her adli teşkilat biriminde en az bir asliye ceza mahkemesi bulunmak zorundadır. İhtiyaç duyulması halinde aynı il veya ilçede birden fazla asliye ceza mahkemesi kurulabilir. Bu halde mahkeme, bulunulan il veya ilçenin adı ve numarası ile anılır.
Ağır Ceza Mahkemeleri
Ceza yargılamasında ilk derece mahkemeler arasında, ceza miktarı bakımından, en ağır suçların yargılandığı mahkemedir. Kanunda ağır ceza mahkemelerinin, ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Asliye ceza mahkemelerinde bir hakim tarafından yargılama yapılırken, ağır ceza mahkemelerinde bir başkan, iki üye hakim ve bir cumhuriyet savcısından oluşan heyet tarafından yargılama yapılmaktadır.
Açıkça ağır ceza mahkemesinin görev alanına girdiği anlaşılmayan suçlara ilişkin yargılama asliye ceza mahkemesinde yapılır. Asliye ceza mahkemesinin görevli olduğu bir suç tipinde sanığın 18 yaşından küçük olması durumunda yargılama Çocuk Mahkemesi tarafından yapılır. Suçun ağır ceza mahkemesinin görev alanına girdiği ancak sanığın 18 yaşından küçük olduğu durumda ise yargılama, Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılır.
Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemeleri
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Sınai Mülkiyet Kanunu'nda yer alan suçlarının yargılamasını yapmakla görevli özel mahkemelerdir. Fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi bulunmayan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere asliye ceza mahkemeleri tarafından bakılır. Fikri mülkiyet suçlarının tamamı şikayete bağlı olup suç teşkil eden fiil ve failin öğrenilmesinden itibaren altı ay geçmekle şikayet hakkı düşer. Hak sahipleri tarafından Cumhuriyet Başsavcılığı’na haklarını kanıtlayan belge ve sair delillerle birlikte şikayette bulunulması gerekir. Belge ve sair delillerin Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulmaması halinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (kyok) verilir. Cumhuriyet savcısı şikayet üzerine CMK hükümlerine göre El Koyma koruma tedbiri uygulanmasına ve gerekli gördüğü takdirde hukuka aykırı olarak çoğaltıldığı iddia edilen eserlerin çoğaltılmasının durdurulmasına karar verebilir.
İcra Ceza Mahkemeleri
Ceza yargılamasında genel mahkeme olan asliye ceza ve ağır ceza mahkemelerinin yanında icra hukuku ile ilgili suçlara ilişkin yargılamanın yapılabilmesi için özel görevli mahkeme olan icra ceza mahkemeleri kurulmuştur. İcra ceza mahkemelerinin görev alanı İcra ve İflas Kanunu’nun m.331-345 arasında düzenlenmiş olup İİK ve Çek Kanunu’nda düzenlenen suç tiplerinin yargılaması bu mahkemelerde yapılmaktadır.
İcra ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlar bakımından “şikayet” bir kovuşturma şartıdır. Konusu suç teşkil eden fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 3 ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren 1 yıl geçmekle şikayet hakkı ortadan kalkar. Söz konusu süreler hak düşürücü sürelerdir.
İcra ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlar bakımından İİK’da ayrı bir dava zamanaşımı süresi öngörülmemiş olduğundan TCK m.66 gereği tüm icra-iflas suçlarında dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Konusu suç teşkil eden fiilin işlendiği tarihten itibaren 8 yıl geçmesine rağmen dava açılmamışsa yahut açılmışsa dahi sonuçlandırılmamışsa dava düşer. Bunun yanında İİK m.354’te, icra ceza mahkemesince verilen tazyik veya disiplin hapsine ilişkin kararın kesinleştiği tarihin üzerinden 2 yıl geçmişse infaz edilemeyeceğine dair ceza zamanaşımı süresi öngörülmüştür.
İcra ceza mahkemesince verilen tazyik hapsi kararlarına karşı istinaf veya temyiz başvurusu yapılamaz. Bu karara karşı yedi gün içinde itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz sonucu verilen karar kesin karar niteliğinde olduğundan bu karara karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurulamaz. İcra ceza mahkemesinin tazyik hapsi dışındaki kararlarına karşı istinaf veya temyiz yoluna gidilebilir.
Sulh Ceza Hâkimlikleri
Soruşturma aşamasında hakim tarafından verilmesi gereken kararları almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemekle görevli sulh ceza hâkimliklerinin bir başka görevi de idari nitelikteki bazı işlemlere karşı yapılan itirazları (örn: idari para cezasına itiraz) incelemektir. Soruşturma aşamasında hakim tarafından verilmesi gereken kararlar arama, yakalama, tutuklama kararı vs. şeklinde sayılabilir. Öte yandan CMK m.163 gereği gecikmesinde sakınca bulunan hallerde bu işlemlerin yerine getirilmesi veya suçüstü hallerde de görevli olan sulh ceza hâkimlikleri, soruşturma aşamasında tutuklamaya sevk durumunda şüphelinin sorgusu için duruşma yapar. Şüphelinin sorgu duruşmasında Cumhuriyet savcısı bulunmaz.
Sulh ceza hâkimlikleri görevli olduğu iş ve işlemleri yerine getirirken tek hâkim ile inceleme yapar. Sulh ceza hâkimliği kararlarına karşı itiraz yolu açık olmakla birlikte soruşturma işlemlerine dair kararlarına karşı itiraz, ilgililerin kararı öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde dilekçe ile yapılır. Hakim itirazı yerinde görürse kararı düzeltebilir, yerinde görmezse en fazla üç gün içinde dosyayı itirazı incelemeye yetkili mercie gönderir.
Sulh ceza hâkimliğinin idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı ise, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren on beş gün içinde itiraz edilmelidir. On beş gün içinde itiraz edilmemesi halinde idari yaptırım kararı kesinleşir. Şayet mücbir sebep nedeniyle süre kaçırılmışsa, mücbir sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren yedi gün içinde karara karşı başvuru yapılabilir. Bu durumda idari yaptırım kararı kesinleşir ancak mahkemece yerine getirilmesi durdurulur. Sulh ceza hakimliği kararlarına karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurulamaz.
Aygüneş Hukuk Bürosu olarak Kuşadası’nda başarılı bir avukat kadroyla hizmet vermekte olup, Kuşadası Ceza Hukuk Davası sorunlarınızı dava yoluyla çözüme kavuşturmanız aşamalarında hukuki destek sağlamaktayız.