MUVAZAA NEDİR?

Kelime anlamı olarak “danışık” anlamına gelen “muvazaa”, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarındaki tabiriyle, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır.[1]

MURİS MUVAZAASI NEDİR?

Muris muvazaası ise; miras bırakanın, mirasçılarından bazısına daha çok pay vermek yahut hiç pay vermemek amacıyla terekesi üzerinde mal kaçırma niyetiyle gerçekleştirdiği temliklerdir. Örneğin; miras bırakan, mirasçılarından mal kaçırabilmek için terekesindeki mal varlığını, gerçekte herhangi bir satış işlemi olmamasına rağmen satış olarak göstermiş olabilir. Bu durumda gerçek sözleşme ile görünürdeki sözleşme birbirine uygun olmayacağından miras bırakanın gerçekleştirmiş olduğu bu işlem mutlak olarak geçersiz sayılacaktır.

Muris muvazaasından söz edebilmek için; görünürdeki sözleşme ile gerçek sözleşme birbirinden farklı olmalı, üçüncü kişileri aldatma saiki bulunmalı ve taraflar arasında sözlü veya yazılı muvazaa anlaşması bulunmalıdır. Bu şartların varlığı halinde miras bırakan tarafından gerçekleştirilen hukuki işlem kesin hükümsüzdür.

HANGİ DURUMLARDA DAVA AÇILABİLİR?

Uygulamada çoğunlukla taşınmaz satışı hususunda karşımıza çıkan muris muvazaasında miras bırakan; yapmak istediği karşılıksız kazandırmayı ölünceye kadar bakma sözleşmesi veya satış adı altında yaparak ölümü halinde saklı pay sahibi mirasçıları tarafından tenkis davası açılmasının önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Ancak gerçek sözleşme ile görünürdeki sözleşme arasındaki farklılık her iki sözleşmenin de geçersiz sayılmasına neden olmaktadır. Nitekim miras bırakan tarafından taşınmazın satışı gibi gösterilen bağışlama işleminde; satış işlemi gerçek sözleşme ile uyuşmadığı için, bağışlama işlemi ise geçerlilik şartı olan yazılılık şartını sağlamadığı için geçersiz olacağından söz konusu temlik işlemi “yolsuz tescil” niteliğinde sayılacaktır.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasının tapusuz taşınmazlar veya taşınır mallar için açılamayacağıdır. Muvazaa konusu işlemin tapusuz taşınmazdan kaynaklanması halinde tenkis davası açılmalıdır. Nitekim bu hallerde mülkiyet devrinde herhangi bir şekil şartı aranmamakta ve mülkiyet teslimle geçmektedir.

Bunun yanında miras bırakanın terekesini paylaştırmaya yönelik yapmış olduğu işlemlerde, saklı payı zedelenen mirasçının açacağı dava muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası değil, tenkis davası olmalıdır.

MUVAZAANIN İSPATI

Uygulamada karşımıza çıkan bir diğer örnek de, miras bırakanın terekesinde yer alan taşınmazı evvela mirasçısı olmayan ve güvendiği bir üçüncü kişiye satışını gerçekleştirdikten sonra esas bağış yapmak istediği mirasçısı adına tescil ettirmesi durumudur. Yargıtay, çekişmeli taşınmazın miras bırakan tarafından aracılar kullanılmak suretiyle mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak intikal ettirildiğinin anlaşıldığı durumlarda söz konusu devir sinsilesinde kaç tane aracı olursa olsun, taşınmazın son malikinin miras bırakanın mirasçısı olduğu durumda karine olarak temlik işlemlerinin muvazaalı olduğu görüşündedir.[2] Bu durumda aksini ispatla yükümlü olan taraf alıcı mirasçıdır.

Bunun yanında taşınmazın satış tarihi itibariyle sahip olduğu gerçek değeri ile tapuda gösterilen satış bedeli arasındaki fark ne boyutta olursa olsun Yargıtay tarafından tek başına muvazaa kanıtı olarak kabul edilmemektedir.[3]

Ancak söz konusu farkın yanı sıra baskın gelenek-görenekler, toplumsal eğilimler, hayatın olağan akışı, miras bırakanın sahip olduğu mal varlığı, sözleşmeyi yapmakta haklı ve geçerli bir nedeninin bulunup bulunmaması, alıcı mirasçının alım gücü, miras bırakanın diğer mirasçıları ile ilişkileri gibi hususlarla desteklenerek muvazaanın varlığından bahsedilebilir.[4]

Ayrıca gerçek sözleşme ile görünürdeki sözleşme arasındaki ispat konusunda; söz konusu işlem ile miras bırakan tarafından terekenin ne dereceye kadar azaltıldığı, işlem tarihi ile miras bırakanın ölüm tarihi arasındaki süre, tarafların satış işlemlerine ilişkin banka hesap hareketleri ve satış işlemi sonrası hesap hareketleri de dikkate alınacak en önemli konulardandır.

Öte yandan miras bırakanın mal kaçırma saikiyle gerçekleştirdiği bağışlama işlemlerinin bir başka görünürdeki hali de ölünceye kadar bakma sözleşmeleridir. Yargıtay, yeni tarihli kararlarında mahkemece gerçek durumun araştırılması doğrultusunda, bakılan kişiye diğer çocukları tarafından hiçbir şekilde bakılmadığı ancak bir çocuğu tarafından tüm bakım ve ihtiyaçlarının karşılandığının tespit edilmesi halinde bu sözleşmeye geçerlilik tanımak gerektiği kanaatindedir.

Nitekim Yargıtay bir kararında “bakım savunmasında bulunanın, son dört yılını felçli olarak geçiren babasına sağladığı bakımın normal bir bakım olarak kabul edilemeyeceği, özel bir bakım ve destek sağladığı, böyle olunca bu hizmetinin semen olarak değerlendirilmesi hukuka uygun düşeceğinden, yapılan temlikin ivazlı olduğunun da kabulü gerekmektedir.”[5] demekle sağlar arası kazandırmalarda ve satış sözleşmelerinde söz konusu işlem, minnet duygusu ile yapıldığından temlikin iptal edilemeyeceği görüşündedir.

KİMLER DAVA AÇABİLİR?

Saklı pay sahibi olmasına bakılmaksızın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.[6]

Ancak mirastan çıkarılan, feragat eden yahut mirası reddeden kimselerin muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası açma hakkı yoktur.

Bunun yanında dava, yalnızca davacılar bakımından veraset ilamındaki payları oranında hüküm ifade edecektir. Davacı olmayan mirasçıların dava sonunda miras bırakan üzerine tescil olunan taşınmazdan pay alması söz konusu olmayacaktır.

DAVA NE ZAMAN AÇILABİLİR?

Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası miras bırakanın sağlığında açılamaz, ancak miras bırakanın ölümü halinde açılabilecektir.

ZAMANAŞIMI

Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davalarında muvazaalı işlemin ne kadar süre önce yapıldığının veya temlik silsilesinin bir önemi yoktur. Sözleşmenin kurucu şartı olan beyan ile irade arasındaki uyumu barındırmayan söz konusu muvazaalı sözleşme, en baştan itibaren geçersiz olacağından dava herhangi bir zamanaşımı yahut hak düşürücü süreye tabi olmadığı gibi diğer mirasçıların icazeti muvazaayı ortadan kaldırmaz.

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasında görevli ve yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk mahkemesidir.

Aygüneş Hukuk Bürosu olarak Kuşadası’nda başarılı bir kadroyla hizmet vermekte olup, Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası sorunlarınızı dava yoluyla çözüme kavuşturmanız aşamalarında hukuki destek sağlamaktayız.


[1] Yargıtay HGK 2017/1247 E. 2020/47 K.  23.01.2020

[2] Yargıtay 1. H.D. 2003/11957E.  2003/12407K. 12.11.2003

[3] Yargıtay 1. H.D. 2018/5563E.  2019/707K.  07.02.2019

[4] Yargıtay 1. H.D. 2018/3076E.  2021/650K.  09.02.2021

[5] Yargıtay HGK 2017/1247E.  2020/47K. 23.01.2020

[6] Yargıtay 1. H.D. 2015/517E.  2017/5472K.  17.10.2017